Henüz 21 yaşındaydı…
Hayatın baharında, elinde tebeşir, kalbinde umut vardı. Adı Neşe Alten. Adı gibi neşe dolu, yüreği dolup taşan bir Cumhuriyet öğretmeniydi.
Neşe, görev yerine giderken çantasına sadece defterlerini, ders planlarını koymadı. O çantada bir ülkenin aydınlık geleceği, cehaletle mücadelenin sessiz ama en güçlü sembolü vardı.
Diyarbakır’ın Bismil ilçesine bağlı Çavuşlu Köyü, belki küçük bir yerdi ama Neşe için orası koca bir hayaldi. Çünkü o, “Bir çocuğun kalemine dokunursam, bir ülkenin kaderi değişir,” diyen öğretmenlerdendi.
O gün, takvim yaprakları 26 Ekim 1993’ü gösteriyordu.
Terör, o sessiz köyün kapısını bir kez daha çaldı.
Ve karanlık, Neşe’nin ışığını söndürdü.
Babası Hasan Alten ile birlikte haince katledildi.
Bir ülke o gün bir kızını, bir baba evladını, öğrencilerse öğretmenlerini kaybetti.
Ama Neşe’nin adı, o topraklara kazındı.
Küçücük öğrencileri, onu “Neşe Öğretmenimiz” diye anmaya devam etti. Çünkü bir öğretmen ölmez, sadece dersini tamamlar…
Bugün şehadetinin 32. yılı.
Neşe Alten’i, babası Hasan Alten’i ve tüm eğitim şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, saygıyla anıyorum.
Onların bıraktığı emaneti taşıyan her öğretmen, her öğrenci, her anne-baba bilsin ki:
Kalem susmazsa, ışık sönmez.
Ve Neşe Alten’ler, bu ülkenin yüreğinde hep yaşayacak.
“Bir ulusu kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” — Mustafa Kemal Atatürk